28 Şubat 2016 Pazar

Başarı ve 4D Yasası

Mümin Sekman, 'Başarı ne yaptığınızdan çok, nasıl biri olduğunuzla ilgilidir" diyor. Bugün, başarılı insanlarda gözlemlediği 10 ortak özellikleri ve 4D Yasası'nı anlatıyor..

İnsanları başarı davranışlarına göre üç gruba ayırabiliriz: Gerçekten başarılılar, başarılıyım diye geçinenler ve başarılı insanlar üzerinden geçinenler! Bugünkü konu, gerçekten başarılı olmak için çabalayanların ortak yönleri. Birçok kişi bana, başarılı olmak için ne yapması gerektiğini sorar. Onlara ‘ne yapmaları gerektiğini’ öğrenmeden önce, ‘nasıl biri olmaları gerektiğini’ düşünmelerini öneririm. Başarı, ne yaptığınızdan çok, nasıl biri olduğunuzla ilgilidir. Yanlış insanlar, doğru işler yapsa da başarılı olamaz. Eskilerin deyişiyle eğri ağacın, doğru gölgesi olmaz! Başarı, temelde dört doğruya (4-D Yasası) bağlıdır: 
-Doğru kişi olmak, 
-Doğru işi yapmak, 
-İşi Doğru yapmak, 
-Doğru yerde olmak! 
Dört dörtlük bir iş başarmak isteyenler, bu 4-D’ye dikkat etmelidir.  Başarı, teknik hareketler kadar temel hayat tavırlarına da bağlıdır. Politikacılık, patronluk gibi çok kritik başarı noktalarının ‘okulunun’ olmaması bazen tutumun, teknikten daha üstün olabildiğini gösterir. Peki başarıya eğilimli insanların ortak tutumları nelerdir? Bugün başarılı insanlarda gözlemlediğim bazı ortak noktaları aktarıyorum. 
SONUÇ ODAKLILIK VE ‘SKOR TABELASI’NA SAYGI KÜLTÜRÜ 

KALİTEDEN TAVİZ VERMEDEN, BÜYÜK ÖLÇEKLİ ÜRETİM 
ANLAMLI AYRINTILARA ÖDÜNSÜZ ÖZEN GÖSTERMEK
NE İSTEDİĞİNİ HIZLI NETLEŞTİREBİLME
KENDİ İÇ ALKIŞIYLA İLERLEME CESARETİ! 
OLAYLARI KONTROL ETME VE YÖNETME EĞİLİMİ  
YÜKSEK BİR HAYAT ENERJİSİNE SAHİP OLMAK
ZOR ZAMANLARDAN GÜÇLENEREK ÇIKMAK
KENDİ HAYATINA HEM İÇTEN HEM ÜSTTEN BAKABİLME YETENEĞİ
BAŞARIYLA GÖRKEMLİ BİR AŞK YAŞAMAK 


Bir insanın başarısını yargılarken nereye bakmak gerekir? Niyetlerine mi, faaliyetlerine mi, sözlerine mi? Sıfırdan zirveye çıkanlar, sonuç odaklı insanlardır. Bir insanın, niyeti, faaliyeti, sözleri kadar değil, sonuçları kadar başarılı sayıldığını bilirler. Bir insanı sevmeseler de, skor tabelasında başarı varsa saygı duyar-lar. Çünkü büyük sonuçlar almanın ne kadar zor olduğunu, hiç kimsenin hak etmediği halde defalarca büyük sonuç alamayacağını bilirler.  Ne iş yaparlarsa yapsınlar, o işin olabildiğince çok sayıda insan tarafından tercih edilmesini sağlamaya çalışırlar. Ziya Paşa’nın “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz, kişinin görünür rütbesi aklı eserinde” cümlesi mottolarıdır. İnsanlara açıklama, özür, suçlama değil, sonuç sunarlar. Sorunun değil, sonucun parçası olmaya özen gösterirler. 

Herhangi bir alanda duayen olmuş insanlara baktığınızda, belli bir standarttan ödün vermeden, çok sayıda üretim yaptıklarını görürsünüz. İşte örnekler. Sezen Aksu, 500’e yakın şarkı yaptı. Çetin Altan 30 bine yakın makale yazdı. Aziz Nesin 100’ü aşkın kitap yazdı. Türkan Şoray 220’den fazla filmde oynadı. Sokakta sorsanız çoğu insan Orhan Gencebay’ın 10 şarkısını bilir ama o 600 şarkı yaptı. Tüm bu eserlerin üretimi için gereken zaman ve enerjiyi düşünebiliyor musunuz? Bu insanlar da elde ettikleri ilk başarıdan sonra yan gelip yatabilir, ‘hayatın tadını çıkarabilir’ başarılarını büyütmeyebilirlerdi. Ama onlar konformizm tuzağına düşmediler. Amatör bir ruh ama profesyonel bir tarzla işlerini yapmaya devam ettiler. İlk günkü heyecanlarını kaybetmemeye özen gösterdiler. Kendi kariyerini kafese çevirip, içinde sıkıcı bir şekilde oturanlardan olmadılar. Sürekli üretmeye devam ettiler. Kendilerini bulundukları yere getiren güce ihanet etmediler.

Başarı merkezli insanlar, herhangi bir sonucu belirleyen kritik başarı faktörlerini tanıma ve o faktörleri etkileme becerisinde ustalaşır. ‘Başarının gönül telini titreten’ kritik faktörleri, orkestra şefi gibi senkronize kullanabilirler. Çırak olmadıkları işin ustalığını yapmamaya, ustalığını yaptıkları işin ise çıraklığını yapmamaya özen gösterirler. İşinde başarılı birçok insanın, diğerlerine tuhaf gelen mesleki takıntıları, obsesif odaklanmaları, mükemmeliyetçi zorlamaları vardır. Büyük başarıların temeli, neyi ihmal etmemek gerektiğini bilmektir. Türkiye’nin ilk yönetim danışmanı Oktay Bora Yağız’ın deyişiyle, ‘Kalite, anlamlı ayrıntılara gösterilen ödünsüz özendir’. Başarının büyüklüğü hayal gücünde, kalitesi ayrıntılarda gizlidir. 

Başarı merkezli insanlar, gelecekte olmak istedikleri yere dair zihinsel netlik içindedirler. Kim olmak, ne yapmak, neyi yapmamak istediklerine hızla karar verebilirler. Geçmiş değil, gelecek merkezlidirler. Bir şeyler planladıkları gibi gitmediğinde, derin bir analizle dersler çıkarır, sonra ‘önlerindeki maçlara’ bakarlar. Akılları dikiz aynasına takılı halde yaşamazlar. Hayatlarını keşkeler, meğerler, eğerlerle doldurmazlar. Geçmişe ait kötü anılar, paketlenmiş halde, zihinsel arşiv kayıtlarının mahzeninde durur, akılın çalışma salonunda değil. 

Başarılı insanların çoğunluğu iç onaylıdır. Kendi yargılarını izleme cesaretleri vardır. Başka insanların izlenimlerini öğrenirler ama kendi kararlarını kendileri verirler. Bilene danışıp, bildiklerini yapma eğilimdedirler. İnsanların saygısını kazanmak ister ama övgü bağımlılığına kapılmazlar. Sezen Aksu’nun bir şarkısında dediği gibi “Ne çoğaldım övgüden, ne azaldım yergiden” ilkesiyle hareket ederler. Sırf başkalarının övgüsünü almak için başarırsanız, başkaları da kısa sürede bu zaafınızın farkına varacak, o ‘övgü dolu sözleri’ bir anda psikolojik koz olarak kullanacaktır. Doğru bildiğinizi yaparken, başkalarının gözüne fazla bakmayın. Birol Güven’in bir deyişini unutmayın, “Bu ülkede insanı ancak Teşvikiye Camii’nde takdir ederler.”

İnsanın hayatta başarı ve başarısızlığını belirleyen faktörlerden bazıları elinde, bazıları ise değildir. Başarı merkezliler, ellerinde olan faktörlere odaklanırken, kaybetmek için doğanlar, her şeyi ellerinde olmayan faktörlere bağlarlar. Kaybedenlerde kader, kısmet, şans merkezli düşünme eğilimi fazlayken, kazananlarda kontrol merkezli düşünme fazladır. Kendini, olayları, hayatı kontrol edebileceğini düşünmek, insanın mücadele gücünü artıran, elinden gelenin en iyisini yapmasını sağlayan bir tavırdır. Sıfırdan zirveye çıkanlarda, her şeyin “yönetilebilir” olduğunu düşünme eğilimi yaygındır. Hatta bazen abartıp aşkı bile yönetilebilir parçalara ayırırlar. Etkilenme yönetimi, sürdürülebilir sevgi yönetimi, ayrılık yönetimi gibi!  

Ben insanların da ampuller gibi, farklı ışık saçma seviyelerine sahip olduklarına inanıyorum. Bazıları 30 watt’lıktır, bazıları 60, bazıları ise 100! Sıfırdan zirveye çıkanlarda 100 mumluk ampul enerjisi bulunur. Bu sayede zorluklarla mücadelede enerjileri hemen tükenmez. Kendi kendilerini şarj ve deşarj ederek, sürdürülebilir moral yönetimi yaparlar. Hayat enerjisi çok yüksek olmayanların, başarı mücadelesinde sık sık ‘pilleri bitecek’, bir süre sonra da ‘asiti kaçmış kolaya’ benzeyip tükenmişlik sendromuna yakalanacaklardır. 

Başarı merkezli insanlarda baskı altında sakin kalabilme ve zor zamanlarda güçlenerek çıkma eğilimi fazladır. Onlar yendikleri şeyden daha büyük olur. Nietzsche’nin “Beni öldürmeyen darbe beni güçlendirir.” cümlesi, hayatlarının gizili öznesidir. Kendilerini büyüttükçe, önlerindeki engellerin küçüldüğünü öğrenmişlerdir. Bir sorunu kafalarında büyüttükçe, kendilerini küçülttüklerinin de farkındadırlar. Demirin sıcak ve soğuk ortam-dan geçtikçe çeliğe dönüşmesi gibi, başarı merkez-li insanlar da, zorluklar tarafından güçlendirilir. 

Başarı merkezli yaşayanlar, hayatın parça bütün ilişkisini iyi kurarlar. Gereksiz detaylar arasında boğulup kalmazlar.  Hayatın Amazon ormanları içinde yürürken, yönlerini ve yollarını şaşırdıklarında, hemen en yüksek ağaca tırmanıp, o anda nerede olduklarını görürler. Hayatın labirentlerinin içinde koştururken, bazen durup, labirentin duvarının üstüne tırmanıp, yaşadıklarına yukarıdan bakarlar. Hayatlarına sık sık ‘helikopter perspektifinden’ bakma alışkanlıkları vardır. Bu sayede nereden başladıklarını, nerede olduklarını, nereye gitmek istediklerini bir bütün olarak görüp aklılarında tutarlar. Kariyer koordinatlarını şaşırmaz, detaylar arasında kaybolup ana bütünü unutmazlar. 

Sıfırdan zirveye çıkanlar, başarı peşinde aşkla koşarak büyürler. Büyük bir hayatları olduğunda ise, özel insanlarla büyük aşklar yaşama imkanı bulurlar. Aşk ve başarı enerjisinden ‘sentez’ yaparlar. Sıfırdan zirveye çıkanların başarıyla tutkulu bir ilişkileri vardır. Tutkulu yaşar, tutkuyla başarırlar. Aşk enerjisini başarı katalizörü yapmakta ustalaşmışlardır. Başardıkça daha ‘çekici’ hale gelir, ilgi merkezi haline geldikçe daha büyük başarılar için motive olurlar. Aşkta da kariyerde de stil sahibi olurlar. Başarıyı aşk gibi, aşkı başarı gibi yaşarlar. 
Kaynak :  2010 Milliyet
basari-hikayeleri

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Blog Arşivi