Yönetici etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yönetici etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Nisan 2016 Pazartesi

CEO' larda Aranan Özellikler

Yeni milenyumun teknolojilerine vakıf olmak.
Kârlı olmayan bir şirketi verimli hale dönüştür­meyi başarmak.
E-ticarete gerekli önemi vermek.
Global bir şirket olmak için global kültüre entegre olmak.
Toplumsal sorumluluk taşımak.
Hızlı davranmak.
iletişim kurmasını bilmek.
Güvenilir olmak.
Yanındakilere o işyerinde çalışmanın iyi bir şey olduğu hissini aşılamak.


Ron Sommer
CEO
CEO' larda Aranan Özellikler 
Devamını Oku... »

15 Nisan 2016 Cuma

" Hata Yaptım " Diyebilmek

Yürekten inandığım bir iş felsefesi vardır. Eğer hata yapmıyorsanız kendinizi yeterince zora koşmu­yorsunuz demektir. İşinizde ilerlemek için sınırları zorlamak gerekir. Bu da birçok kez hata yapmanız anlamına gelir. İyi bir üst düzey yönetici çoğunlukla hatasız iş yapabilir, ancak yaptığı hatayı da bilir ve bunu söylemekten çekinmez.
Yeteneklerinden pek emin olmayan kişiler hata­larını söylemekte güçlük çekerler. Hata yapmak ve hata yaptığını kabul etmek ile hatayı yüklenmenin aslında birbirlerinden çok farklı konular olduğu bilin­cinde değildirler. Oysa başkalarının üzerinde kalıcı bir izlenim bırakan, hatanın kendisi değil nasıl üstesin­den gelindiğidir.
Hata yaptıklarını söyleyebilerek düzeltebilen insanlar, yöneticilerin gözünde, hatayı bulmak için herkesi boşuna uğraştıran, hatayı örtmeye veya baş­kalarının üzerine atmaya çalışan insanlardan çok daha avantajlı duruma geçerler.
Yetenekli birçok üst düzey yöneticinin hata yap­tıkları zaman aldıkları dersin heyecanına kapıldıkla­rını çok gördük. Bu yöneticiler hata yaptıkları zaman doğru şeyler öğrendikleri inancıyla aynı durumu yeni­den yaşamayı heyecanla beklerlerdi.
"HATA YAPTIM!" diyebilmek, başarılı üst düzey yöneticilere hatalarıyla iyi geçinmeyi, onların üstesin­den gelebilmeyi ve ilerdeki başarılarına katkıda bulu­nacak konularla daha yoğun bir şekilde ilgilenmeyi öğretir.


Mark H. Mc. Cormack


Devamını Oku... »

20 Mart 2016 Pazar

İyi Yönetim ,Basit Kurallara .....

İYİ YÖNETİM, BASİT KURALLARA İNDİRGENEBİLİR Mİ?

Yüzmesini bilen kişi, her çeşit suda yüzebilir. Bir işi yönetmesini bilen bir kişi de, bazı temel kuralları Dilerek kişinin karakterine ve işletmenin büyüklü­ğüne bağlı olmaksızın her türlü işi yönetebilir. Ben Dunu kendi deneyimlerinden biliyorum. 20 çeşit işin içinde bulundum ve hemen hemen hepsinde de Başarılı oldum.
(...) iş yönetiminin bütün kanunlarını bildiğimi söylemeyeceğim. Sadece bana göre bazı temel ve basit olanları ortaya koyuyorum. Geçen yarım yüzyıl Doyunca, hem aktif bir katılımcı hem de bir banka ^rektörü olarak gördüğüm şu ki, birçok temel kural­ar uygulanmadığı için işler zora sokulmaktadır.
1.   Size çok basit gelebilir, ama söylemekte fayda var. Bir iş, geleni gideninden çok olduğu müddetçe devam edebilir. Dolayısıyla bu her zaman takip edilmelidir; gelen gidenden fazla mı? Tersi ise neden?

2.   Eğer rakibiniz bir ürünü sizden ucuza satıyorsa, bunu nasıl yaptığını öğrenin. Buna göre de politikanızı yeniden şekillendirin. Düşük fiyatlara karşı en belirgin cevap sizin de fiyatları düşünmenizdir. Fiyat savaşına girmektir. Ama fiyat savaşları başarılı olamaz. Bütün savaşlarda olduğu gibi iki tarafın da güçlerinin tükenmesine neden olur ve taze güçle yeni bir taraf gelip işi elinizden alır. Doğru yol, rakibinizin nasıl daha ucuza sattığını keşfetmeye çalışmaktır.Kendi rakamlarınızı biliyorsunuz. Bundan yola çıkarak onunkileri de değerlendirebilirsiniz. Tabı, sizden daha verimli çalışmıyorsa. Zararına sattığını bilmiyor olabilir. Eğer öyleyse, fiyat savaşına girmeden belli bir süre daha az iş yapmaya razı olarak ilerlemek daha iyidir. Kimin daha fazla para kaybedeceğini görmeye çalışmakta bir mantık yoktur. Ancak diğer taraftan rakibinizin daha iyi metotlar kullandığı için ürünü daha ucuza mal ettiğini keşfederseniz size kalan tek seçenek, en azından onunla aynı duruma gele­bilmek için kendi metotlarınızı iyileştirmenizde.

     3.    Eğer borçlarınızı zamanında ödeyemezseniz, neden olduğunu net bir şekilde açıklayın ve kredibilitenizi             koruyun. (...) iyi şöhret öyle kuv­vetli bir şeydir ki kişi onsuz kredilerini kaybet­meden iflasa      sürüklenebilir.

     4.    Zararı beslemeyin. Zararı taşıyarak bir işletme­nin devam etmesi imkânsızdır. Büyük zararlar, kaçınılmazı önlemeye çalışmaktan gelir. En başta önlenebilecek büyük bir zarar, gerçekler yerine umutlara bağlanıldığı için ortaya çıkar.
 Bir işi yönetiyorsanız işin her türlü detayını ve o alandaki diğerlerinin neler yaptığını çok İyi bilin. (...) Organizasyon ne kadar büyük olursa olsun, umurumda değil. Her zaman tüm detaylar takip edilebilecek küçük parça­lara bölünebilirler. Gelirler, giderler, maliyet­ler ve her parçanın nedeni sürekli yöneticin takibinde olmalı. Yoksa işini yakından takip edemez. (...) Deneyimler neyin önemli neyin önemsiz olduğunu çabucak öğretir.

August Heckscher

Devamını Oku... »

Başarılı Bir Yönetim...

Yönetici geliştirme literatürü yöneticilerin sahip olması gereken özellikleri tanımlama çabalarıyla dolup taşmaktadır. Örneğin bazıları üst yönetimin doğru hüküm verebilme, karar verebilme becerisi, diğerlerinin saygısını kazanabilme gibi özelliklerinin olması ihtiyacını ortaya koyar. Ancak bir yönetici­nin ne derecede çok farklı yeteneklere sahip olması gerektiğini anlamak için herhangi bir şirketin başarılı üst kademe yöneticisine bakması yerlidir. (...) Tanı­mımıza göre başarılı bir yönetim üç temel beceriye sahip olmalıdır. Teknik, beşeri ve kavramsal beceriler.
Teknik Beceri, gerekli olan özel aktiviteleri, metotları, proses ve prosedürleri çok iyi bilmeyi ve anlamayı tanımlar.
Beşeri Beceri, yöneticinin birtakım üyesi olarak çalışabilmesini ve yönettiği takım içinde karşılıklı yardımlaşmaya dayalı bir ortam yaratmayı anlatır. Beşeri becerileri yüksek olan bir yönetici, kendisinin başkaları hakkındaki davranışlarının, varsayımlarının ve inançlarının farkında olduğu gibi bu duygularının kullanışlılığını ve limitlerini görebilme becerisine de sahiptir. Başkalarının ken­disininkinden farklı görüş açılarının algılarının ve inançlarının olduğunu da kabul ettiği gibi başkala­rının kendi kelimeleri ve davranışlarıyla ne demek istediklerini de iyi anlar.
Kavramsal Beceri ise işletmeyi bir bütün olarak görebilmek, farklı fonksiyonların birbirlerine nasıl oağlı olduklarını ve bir değişikliğin diğer fonksiyonu nasıl etkilediğini anlama becerisiyle ilgilidir.

Robert L.Katz

Devamını Oku... »

Herkesin Geleceği Kendisinde Yatar

Biz kişilerin geçmişlerini kiralamayız. Biz kişinin kendisini işe alırız. Eğer bir kişi hapse girmişse bu bir daha girecek demek değildir. Bence tam tersine, hapisten uzak durmak için özel bir çaba harcayacaktır. Bizim insan Kaynakları depart­manımız daha önce yaptıklarından dolayı bir kişiyi yargılamaz. Sing Sing Hapishanesinden mi yoksa Harvard Üniversitesinden mi geldi, araş­tırmayız. Bu kişinin tek ihtiyacı olan şey çalışma arzusudur. Eğer çalışma arzusu yoksa işe zaten baş vurmaz. (...) Tekrar ediyorum, bir kişinin daha evvel ne olduğu önemli değildir. Eğer üni­versiteye gitmişse daha hızlı ilerleyebilir, ama en aşağıdan başlamalıdır ve becerilerini kanıtlamalıdır. Herkesin geleceği kendisinde yatar.

Henry Ford
Devamını Oku... »

19 Mart 2016 Cumartesi

Bir İş Veren Ne İster?

/ Kendi alanınızda ustalık: Eğitiminiz işlet­menin sizi işe alması için bir nedendir. Ancak bilinmelidir ki işveren, eğitim deyince ana konudan ziyade, okuma ve okuduğunu iyi anlama, yazma, matematik prensiplerini bilme becerisi olduğunu düşünür. Bunlar iyi bir eğitimin değil iyi bir kariyerin de temel­lerini oluşturur. (...) Ancak bilinmelidir ki uzmanlaşmış eğitim yeterli değildir, işe girme­nizi sağlayabilir, ancak işverene verebileceği­niz bir tek buysa, bu ilk işiniz sizin kariyerinizi gömebilir.
/ Sosyal beceri: Bu ifade yetersiz bir ifade olmakla beraber çok şey ifade eder. (...) Başkalarıyla kooperasyon içinde nasıl lider­lik yapacağını ve takip edeceğini bilerek bir hedefe bağlı olarak çalışabilmek becerisi önemlidir. Şirket içindeki dans komitesinin başkanı olmanız sizin için iyidir, ama profesyönel ve onurlu bir derneğin başkanı olmak daha da değerlidir. Şirket için önem arz eden becerilere sahip olduğunuzun göstergesidir.
/ Analitik güç: Bu becerinizi sınıfta data top­lamak, bunları yorumlamak, mantıklı sonuç­lar çıkartmak için kullanırsınız, iş dünyasında da aynıdır, ama büyük bir farkla. Bilimsel bir metodu sınıfta uyguladığınız zaman tamamını uygulamazsınız. Sınıfta öğretmen bir matema­tik problemi verir ve siz onu çözmeye çalışır­sınız. Ama iş hayatında siz çözümden önce problemin de ne olduğunu bulmak zorunda­sınız. iş dünyasında problemi bulmak onun çözüm metotlarını bilmek kadar önemlidir.
/ Merak: Bir işveren her zaman araştırmacı beyinleri arar. Uzman eğitimi almış bir kişi beklenen gerçeklerle başa çıkabilir. Ancak az sayıda kutsanmış bir merakla bildik paternleri kırıp yem taze fikirleri başlatabilir. Bu da inovasyonun temelidir. Daha az maliyetli üretim tekniklen daha hızlı muhasebe sistemi, daha etkili bir satış planı, daha iyi bir dizayn gibi...

/ Dürüstlük: Diğer bütün özelliklere mana veren meziyettir. Önce kendinize karşı dürüst olmalısınız, onsuz hiç kimse bir bütün değildir. Bireysel dürüstlük, grubun dürüstlüğünü oluş­turur ki bu da işletme için esastır. Bu, işletme performansını yöneten temel kontrol sistemi­dir. Bu sistem, uzun vadede işletmenin yaşa­masına veya ölmesine neden olur.
   Henry Ford II
Devamını Oku... »

La Rochefoucauld'dan Yöneticilere Dersler

      Yapılmış bir iş ne kadar parlak olursa olsun, büyük bir amacın ürünü değilse büyük sayıl­mamalıdır.
      Değerimiz bize seçkin insanların övgüsünü kazandırır, talimiz de ayak takımının.
      Toplum gerçek yeteneklerden çok, sözde yetenekleri ödüllendirir.
      Büyük nitelikleri olmak yetmez, bunları hesaplı kullanmayı da bilmelidir.
      Bizce aklı başında adam, yalnız bizim gibi düşünendir.
      Hor görülmeye layık olanlardır ki, hor görül­mekten korkarlar.
      Malı, parayı hor gören çoktur, ama veren az.
      Dar kafalılık inatçılığı doğurur, gördüğümüz kadarından ötesine kolay kolay inanamayız.
      Dar kafalı insanlar kafalarının almadığı her şeyi kötü görürler.
      Ahmakların en baş belası kültür sahibi olandır

      Büyük işlerde fırsat kollamaktan çok, öne çıkar fırsatlardan yararlanmaya bakmak yeğdir.
      Başkalarının gururuna katlanamayışımız kendi gururumuzu incittiği içindir.
       •      Yanılmış olmayı kabul etmeyenler en sık yanılanlardır.
       •      En büyük ustalık, her şeyin değerini iyice takdir etmektir.
     •    Başlı başına olanaksız olan pek az şey vardır. Bunlarda başarılı olmak için eksik olan, araç­lardan çok, dikkat ve özendir.


Devamını Oku... »

Cenap Şahabeddin'den Yöneticilere Dersler

      Esarete düşmeksizin itaat edip istibdada var­maksızın amir olabilir misin, emin ol ki kuvvet­lisin.
    insanları oynatan kuvvet başlarında değil, göğüslerindedir. Onları idare için dimağlarına değil, hislerine hitap etmeli.
      Sadık köpek gerçekten dayağa dayanır, fakat sadakati dayakla değil, okşanmakla sağlan­mıştır.
      Hülyasız yürek, petrolsüz lambaya benzer, hiçbir şeyle parlatılamaz.
      Hürmet çok kere korkunun bir şeklidir.
      Avam Mahkemesi daima gıyaben mahkûm eder.
•      İyilik kuvvetin eserlerinden biridir. Hiçbir zayıf devamlı olarak iyi olamaz.
   Hayatta muvaffak olmak için göze çarpan maskaralık, kendini gösteremeyen ehliyetten şüphesiz daha kıymetlidir.
      Sürüden ayrılanı sürü sevmez.
      En ağır angarya, faydasızlığından emin olduğu işi vazife adına yapmaktır.
      iyi adam dediğimiz, kendimize en çok benze­yendir.
      Memuriyet yolu gariptir. Bazen yürüyen geri­ler ve çok kere duran ilerler.
      Hakikat güneşini örten bulutların en kesifi, menfaattir.
    Avamın takdirine dayanarak üstün kişilere kıymet tayin etmek, ayak parmaklarından kafa hakkında rey toplamaya benzer.
      Ehliyetli ve alçak gönüllü olmak güç değildir. Güç olan ehliyetsiz alçak gönüllü olmaktır.
      Bir serzeniş ne kadar haklıysa söz söylenene o kadar kaba görünür.
      Hüsnükabule mahzar olmak için fikirlerde insanlar gibi iyi giyinmiş olmalıdır.
      Hamal ancak yüz altında güzel yürür.
      insan düşmanının her faziletine inanabilir. Samimiyetine asla.
      Kabul etmediğimiz fikirlere karşı ne kuvvetli mantığımız vardır.
      Hayatta her birimiz için en ziyade iki şey önem taşır. Umduğumuz ve korktuğumuz.
      Dünkü fikir küflü, yarınki fikir hamdır. Bugü­nün adamına bugünkü fikri yarar.
      Suiistimal kapısını aralık bırakmaya gelmez, çabucak ardına kadar açılır.
      Altından kendini gözet. Zehri hiçbir zaman teneke kupa içinde sunmazlar.
       İşadamı adama, bakmaz, işe bakar.
      Sırasında bir güzel kostüm, bir keskin kılıçtan ziyade cesaret verir.
      Terbiyeci yüz vermeksizin mükâfat vermeli ve kalp kırmaksızın cezalandırmalı.
      En verimli yağmur, alın teridir.
      Daima ara; bugün altın ararken bakır bulur­sun, yarın bakır ararken altın.
      inanmak istemeyi hiçbir mantık inandıramaz.
      Kusurumuz ne kadar çoksa o kadar kusur ararız.
      Hareketlerimizin en kârlısı nezakettir.
      Yanlış bildiklerimizi atabilsek aklımızın yükü o kadar hafifler ki.
      Vahşet dünyasında zor neyse medeniyet dün­yasında da para odur.
     Dikkat ediniz, iş görürken hiç kimse çirkin görünmez. Çirkinliği meydana vuran boş otur­maktır.
      Yerinde sayanlar yürüyenlerden daha çok patırdı yaparlar.
      Vakit nakittir, çalışan için. Çalışmayan için ter­sine, masraftır.
  inanışımca dünyada en çirkin yaratık, Voltaire'in zannettiği gibi karakurbağa değil hiddetlenmiş budaladır.
      Başını semaya çarpmaktan, âdet üzere cüce­ler korkar.
      Yüksek makamlar, yüksek tepeler gibidir. Koşarak çıkanlara nefes darlığı verir.
•      Rütbe aldıkça kibirlenenler, yangın kulesine çıkınca dürbün oldum zannederler.
•      Gündüz kendini hazırlamayan karanlığa razı demektir.
•      İnsanın karnı acıkınca gözü kararır, insan yükseğe çıktıkça pantolonundaki yama­ların       görünme ihtimali artar.
•     Yavuz köpek boş yere havlamaz. Ya susar ya ısırır.
•     Hakikaten maharetli politikacı düşmanlarını bile kendi lehinde kullanmanın yolunu bulur. 
•     Genellikle insan başkasına sürmek istediği çamura bulanır.
•    Akarsu ne güzel bir hayat dersidir. Küçük engellerin üzerinde köpürür, büyüklerin yanın­dan sessizce dolaşı verir.
•   Yüksek tepelerde hem yılana hem de kuşa rastlayabilirsin. Fakat biri sürünerek, öteki  uçarak yükselmiştir.
•    Cezasız kalan hatalar, avam gözünde sevaba ' yaklaşır.
•    Temiz bir kıyafet nadiren aldatan bir tavsiye mektubudur
•    Talih, beceriksizlerin maharete verdikleri isimdir. Yüksek makamlar ancak hafif başları döndürür. Zeki olmak kifayet etmez, zeki görünmelidir de. Fikir düşüne düşüne artar.
•   Güzel bir düstur: Kiminle ve nerede konuşur- j san konuş öyle farz edeceksin ki, pek hür­mete değer bir hanımefendi seni dinliyor.

Devamını Oku... »

4 Mart 2016 Cuma

Kötü Bir Patron veya Yöneticide Bulunan Sinir Bozucu Özellikler

İş hayatındaki en önemli kavramlar arasında patronlar veya yöneticilerin olduğunu biliyoruz. Çünkü bir şirketin başarılı olmasındaki en önemli etkenlerden bir tanesi o şirketin patronu veya yöneticisinin işini iyi yapmasıdır. Yani bu kişinin, iyi bir patron ve başarılı bir yönetici olması gerekmektedir. Elbette, diğer unsurların da önemi vardır. Ama bir şirket bütünüyle başarılı olsa bile, kötü bir yönetici tarafından idare edildiğinde önünde sonunda çuvallayacaktır. Tıpkı kötü bir makinist tarafından idare edilen tren gibi! Şirketin yönü de patronun çevirdiği tarafa doğru gidecektir. Öte yandan, başarılı bir patron tarafından yönetilen şirketler ise her ne kadar kötü donanıma sahip olsalar da belirlenen hedefe önünde sonunda varacaklardır. İşte bu nedenlerden dolayı, patron veya yöneticilerin başına eklenecek sıfatlar hepimiz için kritik önem taşımaktadır.
Başarılı mı başarısız mı, iyi mi yoksa kötü mü? Bir patronun hangi sıfatla anılacağı hem şirket hem çalışanlar hem müşteriler hem de patronun kendisi için belirleyici faktördür diyebiliriz. İyi bir yönetici; şirketinin, çalışanlarının, müşterilerinin, iş ortaklarının yanı sıra kendisini de mutlu eder. Kötü patronlar ise iyi olanlarının tam tersi yönde hareket eder. Çalışanların işlerinden nefret etmesine neden olur, insanlarda kötü izlenim bırakır ve şirketini başarısızlık uçurumundan aşağıya doğru sürüklerler. İşin kötüsü çoğu patron, kötü olduğunun farkında bile değildir. İşte bu nedenle pek çok çalışan işine nefret ederek gitmektedir. Çünkü başınızda kötü bir yönetici varsa belki de hayatınızın işi olan meslekten soğur, hatta geri dönüşü olmayan bir şekilde o işi yapmaktan vazgeçersiniz. Oysaki bunun tek sorumlusu başınızdaki kötü yöneticidir.
Tıpkı kötü bir matematik öğretmenin gazabına uğrayarak hayatı boyunca matematikten nefret eden bir öğrenci gibi! Sonuçta öyle ya da böyle, bugün sizler için kötü patron veya yöneticilerde görülmesi beklenen özelliklerden oluşan bir liste hazırladım. Bu listenin hem işinden nefret eden çalışanlar hem de “iyi” bir yönetici olmak isteyen patronlar için faydalı olmasını umut ediyorum.
İşte kötü bir patron veya yöneticinin özellikleri:
Motive Kaynakları Korkudur!
Herhangi Bir Başarısızlık Karşısında Takımı Suçlu Tutar
İşini Doğru Düzgün Yapmaz, Hatta Hiç Çalışmazlar!
Kendilerininkinden Başka Hiç Kimsenin Düşüncesini Önemsemezler!
Rehberlik Etmezler
Nadiren İletişim Kurar, Onda da Çalışanlarına Hakaret Ederler
Takım Arkadaşlarına Adeta Kötü Bir “Kaynana” Gibi Davranırlar!
Belirli Bir Hedefleri Yoktur!
Takım Ruhunun Ne Demek Olduğunu Bilmezler!
Takımlarının Nefes Almadan Çalışmalarını İsterler ama Karşılığını Vermek İstemezler!
Çalışanlarına Acil Durumlarda İzin Hakkı Tanımazlar!
Çalışanlar Arasında Olumsuz Bir Rekabet Ortamı Yaratırlar!
Çalışanlarına Karşı Dengesiz Davranır ve Kişiye Göre Konuşurlar!
Söz Verip Tutmazlar!
Çalışanlarına Parayla Satın Alınan Birer Köle Gibi Davranırlar!
Motive Kaynakları Korkudur!
Kötü bir patron çalışanlarını korkutarak motive etmeye çalışır. Bu davranışının kendisine fayda değil de zarar verdiğini anlayamaz. Atıyorum; A kişisine işini iyi yapmazsa, performansını yükseltmezse onu işten çıkartacağını, maaşına zam yapmayacağını, tatilini iptal edeceğini ve benzeri şeyler söyleyerek onu tehdit eder. Oysaki kötü patron bu şekilde çalışanını motive değil demotive etmiş olur.
Herhangi Bir Başarısızlık Karşısında Takımı Suçlu Tutarlar
Kötü patronlar, herhangi bir başarı karşısında takımlarını övmenin gereksiz olduğunu düşünürler. Çünkü işi onlar yapmıştır. Yani başarı bir tek onlara aittir. Ancak başarısızlıklarla karşı karşıya gelindiğinde ise kendilerini bu olumsuz durumun dışında tutarak, sadece çalışanları suçlarlar. Sonuçta başaramayanlar onlardır. İşte bu tutum, kötü patronların en itici özelliklerinden bir tanesidir.
İşini Doğru Düzgün Yapmaz, Hatta Hiç Çalışmazlar!
Kötü patronlar, tembellik yapmayı severler. Gün boyu koltuklarında oturur, arkadaşlarıyla konuşur, misafirlerini ağırlar, arada bir ortalıkta gezinir, sonra da ortadan kaybolurlar. Yani tam anlamıyla çalışanlarına patronluk taslarlar. Oysaki iyi bir yöneticinin çalışanlarına örnek olmak için disiplinli bir şekilde çalışması, iş için çaba harcaması, bir çalışandan çok daha fazla emek sarf etmesi gerekmektedir. Yoksa çalışanlar “adam kendi işi için çalışmıyor, ben niye kendimi parçalayayım?” diye düşünür ve motivelerini kaybederler.
Kendilerininkinden Başka Hiç Kimsenin Düşüncesini Önemsemezler!
Onlar için varsa yoksa kendi fikirleridir. Her zaman her şeyin en iyisini bildiklerini zanneder ve hatasını gözüne soksanız bile bunu görmezden gelirler. Çalışanlarına hiçbir konu hakkında öneri yapmadıklarını söylemiyorum bile. Öneriyi bırakın, takımlarından herhangi biri gaflete düşüp de bir fikir öne sürmeye kalkışsa lafı kişinin ağzına tıkar, söylediğine söylemediğine pişman eder.
Rehberlik Etmezler
Kötü bir patron veya yönetici, takımı için rehberlik yapmaktan baya baya kaçınır. Oysaki çalışanın yol göstericisi patrondan başka kimse değildir. Onlar ise bu işi ya başkalarının üzerine yıkar ya da çalışanı kendi dertleriyle baş başa bırakmayı tercih eder. İşçi değil mi, parasını vermiyor musunuz, o zaman kendi kendilerinin rehberi de olsunlar değil mi?
Nadiren İletişim Kurar, Onda da Çalışanlarına Hakaret Ederler
Kötü yöneticilerin ortak özelliklerinden biri de takımıyla iletişimden kaçınmasıdır. Sanırım, bu şekilde onlarla içli dışlı olmamış ve çalışan-patron sınırını korumuş oluyorlar. Tabii, kendi fikirlerine göre! Yani çalışanlarla iletişim kurmamayı tercih ediyorlar. Konuştuklarında ise ağızlarından çıkan kaba ve suçlayıcı sözlerle çalışanlarına hakaret etmeyi tercih ediyorlar. İyisi mi onlar hiç konuşmasınlar!
Takım Arkadaşlarına Adeta Kötü Bir "Kaynana" Gibi Davranırlar!
Yani onlara sürekli ne yapmaları gerektiğini söylerler. Yapılan hiçbir işi beğenmez ve ortaya çıkan her sorunda çalışanların karşısında bitiverirler. İşini çok iyi yapan bir çalışan dahi olsa da onlara kolay kolay yaranılmaz. Anlayacağınız kötü bir patrona veya yöneticiye ağzınızda kuş tutsanız dahi yaranamazsınız.
Belirli Bir Hedefleri Yoktur!
Kötü yöneticilerin belirli bir hedefe ve iş stratejisine sahip oldukları söylenemez. Onarın çoğu sadece para kazanmak derdiyle işlerini yürütürler. Çalışanlarının da belirlenen düzene göre hareket etmelerini ve alışılmış yöntemlerin dışına çıkmamalarını isterler. Oysaki bu onları başarıya değil de başarısızlığa sürükleyecek en hatalı davranışlardan bir tanesidir.
Takım Ruhunun Ne Demek Olduğunu Bilmezler!
Onların lügatlerinde takım ruhu diye bir söz öbeğine yer yoktur. Bunu çalışanlarına kesin ve net olarak hissettirirler. Başarılı bir iş hayatı için takım çalışmasının ne kadar önemli olduğunu anlamazlar. Sizin de tahmin ettiğiniz gibi hem kendilerini hem de çalışanlarını başarısızlığa mahkum ederler.
Takımlarının Nefes Almadan Çalışmalarını İster Ama Karşılığını Vermek İstemezler!
Kötü patron veya yöneticiler, kendisinden başka herkesin nefes bile almadan çalışması için uğraşır. Takımlarının molalarından kısar, tatil günlerinden çalar ve fazla mesai yaptırmaktan çekinmezler. Ama iş ücret vermeye geldiğinde, ceplerinde akrep varmış gibi davranırlar. Onlar her zaman piyasanın altında ücret vermeyi, prim ve ikramiye gibi çalışanların motivelerini arttıracak şeyler yapmamayı kendilerine huy edinmişlerdir. Oysaki iyi bir patron, kendini çalışanın yerine koyarak hak ettiği ücret neyse her zaman onu vermeye çalışmaktadır.
Çalışanlarına Acil Durumlarda İzin Hakkı Tanımazlar!
Hastalık, ailevi problemler ya da herhangi başka bir sebep onlar için önemli değildir. Yani bir çalışanının herhangi bir sorunu olması hiçbir şekilde onların derdi değildir. Kötü bir patron veya yönetici, hiçbir zaman izin verme taraftarı olmaz. Hatta evde yatak döşek yatacak durumda olsanız bile, bu onları bağlamaz diyebilirim.
Çalışanlar Arasında Olumsuz Bir Rekabet Ortamı Yaratırlar!
Takım ruhu oluşturmak yerine, çalışanlar arasında saçma sapan bir rekabet ortamı yaratmayı tercih ederler. Bu şekilde çalışanların motivasyonunu arttıracaklarını ve daha fazla çalışmak için uğraşacaklarını düşünerek büyük bir hata yaparlar. Oysaki çalışanlar arasında olumsuz bir rekabet ortamı yaratmanın şirket için tamamen negatif etkileri olacaktır. Atıyorum; A kişisi kendisinden daha başarılı olan B kişisine karşı içten içe öfke duyacak, B kişisi ise A kişisinin bir gün başarılı olacağı korkusuyla hiçbir konuda yardımcı olmak istemeyecektir.
Kötü patronların ve yöneticilerin bir diğer özelliği ise çalışanlarına karşı dengesiz davranmaları ve onlara karşı sergiledikleri ayrımcı tutumdur. Örneğin; bir gün çalışanlarına karşı iyi olurlar, bir diğer gün ise adeta Hulk’a dönüşürler. Bu dengesiz tutumları karşısında çalışanlar nasıl davranacaklarını bilemezler. Ortada patlamaya hazır bir bomba gibi gezerler. Ayrıca onlar, takımlarındaki belli başlı kişilere karşı farklı davranırlarken; diğerlerine karşı çok daha sert bir yaklaşım içinde olurlar. Çünkü bu belli başlı kimseler; patronlarını her zaman pohpohlayan, kendisine hakaret edilse bile “gözünün çapağını yiyim agam” demeyi bir borç bilen kişilerdir. İşte sadece bu nedenlerden dolayı bile bir yöneticiyi “kötü” olarak tanımlayabilirsiniz.
Söz Verip Tutmazlar!
Kötü patronlar veya yöneticilerde görülmesi beklenen bir diğer özellik ise verdikleri sözleri tutmamalarıdır. Atıyorum, şu işi yap maaşına zam yapacağım derler; ama dediklerini hiçbir zaman yapmazlar. Ya da birine terfi alacağı sözünü verirler, ama o kişi aylar boyunca aynı pozisyonda kalmaya devam eder. Bu yönetici tipi, lafa gelince bol keseden atar; ama iş icraata geldiğinde hiçbir numaraları yoktur.
Çalışanlarına Parayla Satın Alınan Birer Köle Gibi Davranırlar!
Bir yöneticiyi kötü olarak tanımlamanıza neden olan özellikler arasında onların çalışanlarına karşı benimsediği saygısız ve umursamaz yaklaşımları da vardır. Yani bu kişiler için çalışanlar, parasını verip iş yaptıracağınız birer işçiden başka hiçbir şey ifade etmemektedir. Onlar herhangi bir çalışanını kaybetmekten korkmaz, “biri gider biri gelir” felsefesiyle hareket etmekten çekinmezler. Sonuçta, işe ihtiyacı olan binlerce kişi var değil mi? O masada oturanın Ahmet ya da Mehmet olması, kötü patronlar için bir şey değiştirmeyecektir. İşte kişiye saygı duymanın ne demek olduğunu bilmeyen bu yöneticiler, kendilerini başarısızlığa mahkum ettiklerinin farkında bile değillerdir.
Devamını Oku... »

25 Şubat 2016 Perşembe

Danışman Yardımı Almak İstermisiniz :)





Merhaba

Konusunda deneyimli,bilgi sahibi , güvenilir ,senelerce üst düzey yönetici asistanlığı yapmış bir asistan bana yardımcı olsa, işlerimi hemen toparlasam, fikirlerinden yararlanabilsem, ya da mevcuttaki asistanımdan memnunum ama  geliştirmesi gereken yönleri var deneyimli bir asistandan kısa bir eğitim alsa , diye aklınızdan düşünceler geçiyorsa bana ulaşmak isterseniz mail gönderebilirsiniz ..


Sevgiler
dilaminduygu(at)hotmail.com



Devamını Oku... »
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Kategori

Blog Arşivi