30 Temmuz 2015 Perşembe

Dışarıya Bakan Rüya Görür... - Carl G. Jung

“Kendi kalbine bakamayanın yaşamı bulanıktır; Kendi yüreğine bakabilme cesareti gösterenler gönlünün muradını keşfedenlerdir. Dışarıya bakan rüya görür, hayal dünyasında kaybolur, içeriye bakan uyanır, kendini keşfeder.” Carl G. Jung

Carl Gustav Jung.. İsviçreli psikiyatr, Analitik psikolojinin kurucusudur. Derinlik psikolojisinin Sigmund Freud ve Alfred Adler ile beraber üç büyük kurucusundan birisidir. Vikipedi
  1. Doğum26 Temmuz 1875, Kesswil, İsviçre
  2. Ölüm6 Haziran 1961, Küsnacht, İsviçre


Devamını Oku... »

29 Temmuz 2015 Çarşamba

Ses Tonu



Konuşurken sesinizi doğru kullanmanız gerçekten çok önemli. Bugün yaşadığım bir deneyimi sizlerle  paylaşmak istiyorum.Ofis telefonum çaldı .Karşımdaki asistan arkadaş önemli bir holding'  in Yönetim Kurulu Başkanının  asistanı idi..Yöneticim ofis dışında toplantıda olduğunu için ;   yumusak kibar bir ifade ile notumu alıp kendilerine en kısa sürede dönüş yapabileceğimi  ilettim.Karşı tarafın sert ve emir verici tarzı ile " X bey bugün mutlaka kendileri ile konuşmak ister " deyişi şu an bile kulağımı tırmalıyor!!! "Belki asistan arkadaşımın gerçekten çok stresli bir günü... belki farklı bir durum söz konusu...Ne olur siz siz olun Doğru vurgulamalarla doğru davranışları sergilediğimizde  konuşmamızın  etkisinin artacağını  , çalıştığınız yerde veya telefonun diğer ucunda bulunan kişilerin   daha çok sizinle konuşmaya çalışacağını hatırlayalım.. Eğer konuşmanız sırasında kızgın, bir ses tonuyla devam ederseniz bu kez de kimse sizi dinlemek istemeyecek, bir an önce uzaklaşmak isteyeceklerdir.inanın bana bugün öyle oldu :)
Telefonumu İyi günler   xxx  (  çalıştığım kurumun ismini söyleyerek )  diye cevapladım.

Yöneticisi Yöneticimle konuşmak istiyordu.
ancak bunu ben  bilemem .....

Devamını Oku... »

Çözüm Odaklı Asistan ;)



  • Çalışma ortamınızda bir güçlükle karşılaştığınızda çözüme odaklı olun. 
  • Zamanınızı ve enerjinizi; problem, kimin bu probleme sebep olduğu, neden meydana geldiği sorularına harcamaktansa çözüme odaklanarak harcayın. 
  •  Sonuçlar pozitif, problemler negatiftir.
  •  Negatif olanı düşünerek nasıl başarısız olunabileceğini tekrar tekrar kanıtlayabilirsin...AMA
  • SEN  proaktif bir asistan olarak pozitife yönelmeli çözüm odaklı olmalısın ;) 
Devamını Oku... »

25 Temmuz 2015 Cumartesi

Asistanının Yönetici ile Çalışma Düzeyleri


Yönetici ile asistanı iki kişilik bir takım oluşturduğuna göre aynı felsefeyi bu ikili arasındaki işbirliğine de uygulayabiliriz.

TAKIM: Birbirini tanıma aşaması. Alışkanlıkların, tercih ve tarzların yüzeysel olarak bilinmesi.
Takım olma birlikte çalışmanın ilk basamağıdır. Zorunludur ama yeterli değildir. Bu basamakta yönetici ve asistanı birlikte çalışmak için gerekli en minimum işbirliğini sergilemektedir. Gerçek bir yönetici – asistan bağından söz edilemez.

ORTAK: Birbirini detaylı tanıma, anlama aşaması. Değerlerin, benzerlik ve farkların bilinmesi ve bunların işbirliği sürecine pozitif olarak yansıtılması.

SİNERJİ: Birbirinin tercih, beklenti ve aksiyonlarının önceden tahmin edilebilmesi. Bir bütün gibi hareket edilebilmesi. Gözle görülür bir uyumun varlığı.
  • Karşılıklı olarak işbirliğine açık olunmalı.
  • İşbirliği sürecinde sabırlı ve kararlı olunduğu yöneticiye yansıtılmalı.
  • Yöneticiyi tanımak adına gözlem yapılmalı.
  • Yöneticinin tarz ve tercihleri saptanmaya çalışmalı.
  • Soru sorulmalı, yanıtlar analiz ve sentez edilmeli.
  • Yöneticiden düzenli geri bildirim talep edilmeli.
  • Karşılıklı empati kurulmalı.




Karşılıklı tanıma büyük ölçüde sağlanmıştır. Yönetici ve asistanı arasında bir bağ oluşmuştur. Verimli çalışma söz konusudur. Ancak taraflarca hissedilen ve de dışarıdan kolayca sezilen uyum henüz yerleşmemiştir. Çünkü ideal işbirliği tam anlamıyla sağlanamamıştır. Ofiste yaşanabilecek olağandışı, karmaşık problemler krize dönüşebilir.

Tanımanın ötesinde karşılıklı akıl ve his okuma mevcuttur. Yüksek güven ve uyum ortamı sağlanmıştır. Taraflar işbirliğini gönülden kabul etmiştir. En karmaşık, hassas, beklenmeyen durumlar bile krize dönüşmeden kolaylıkla atlatılır. En verimli, karşılıklı saygı ve güvenden söz edilebilecek, başarı ve mutluluk getiren işbirliği bu üçüncü seviyede yaşanmaktadır!

İşbirliğini arttırıp, üçüncü basamağa geçmek için neler yapılmalı?
İdeal işbirliğinin sağlanması için iki tarafın da niyet ve emek ortaya koyması gereklidir. Zaman zaman yöneticiler böylesi bir çalışma düzeyinin aslında onlara neler kazandıracağının farkında olmayabilir. Bu noktada sekretere/asistana bir kat daha fazla iş düşer, o halde profesyonelce, kendini yıpratmadan ama sabır göstererek bu ideal işbirliği aşamasına ulaşmaya çalışılmalıdır.

arastırma ,gözle
Devamını Oku... »

Sekreterler Günü

Amerika Birleşik Devletleri’nde her yıl Nisan ayının son haftası “Administrative Professionals Week” ve aynı haftanın Çarşamba günü “Administrative Professionals’ Day” olarak kutlanır.

Amerikada 1952 yılından bu yana kutlanan bu özel gün, ülkemiz iş yaşamında henüz çok yaygın olarak kutlanmamaktadır. Yabancı kaynaklarda derlenmiş makaleler de  mesleğe ilişkin çok güzel bir bakış açısı var ;

“Yönetici asistanı ve sekreterlerin ne yaptığını tanımlamaya çalışmak tıpkı bir anne babanın çocukları için yaptıklarını tanımlamaya benzer. Anne babalar çocukları ile ilgilenirler; çocuklarının beslenmesinden, giydirilmesinden, sağlığından, okula getirilip götürülmesinden sorumludurlar. Çocuklarının gününün iyi geçmesi için uğraşırlar. Sekreterler de yöneticilerinin sağ kolu olarak onların toplantıları, seyehatleri, yiyecekleri, telefon görüşmeleri, evrakları ve misafirleri ile ilgilenir, kısacası onların tüm gününü düzenlenler.”

Her sene tüm yönetici asistanı ,sekreter arkadaşlar ve de mesleğin değerli adayları Sekreterler Günümüzü sevgiyle  paylaşımlarla  kutlayalım.


Devamını Oku... »

Engeller Sizi Negatif Düşünmeye Sürüklemesin


Küçük bir engelle karşılaştığınızda tüm projeyi terk etmeyin.Bunun yerine bırakın ve zihinsel olarak yeniden ve taze başlayın.Müzik çalmak, yürüyüş yapmak veya şekerleme yapmak gibi basit şeyleri deneyin.Sonra yeniden geri döndüğünüzde çözüm çoğu zaman siz farkında olmadan gelir.
Devamını Oku... »

22 Temmuz 2015 Çarşamba

Yönetici Asistanının Yöneticiliğe Terfi....

İş ilanlarında "yönetici asistanı aranıyor" ilanına çok sık rastlıyoruz. Bu iş pozisyonunun önemini fark eden kurumlar yönetici asistanlığına gereken önemi veriyorlar çünkü bu pozisyon, üst düzey yönetici asistanlığı eğitimi ile ve genel eğitimlerle oluşmuş sağlam bilgi birikimi, beceri ve tecrübe gerektirir. Tek işi yöneticinin telefonlarını yönlendirmek ve onun talimatlarını yerine getirmek zannetmek mesleğe haksızlık etmemize neden olur zira asistan yeterince iyiyse ilk altı ay sonunda patronun iş ve sosyal hayatının vazgeçilmezi, bir sene sonra ise orta yöneticilerin rakibi olması işten bile değildir. 
Büyük firmalarda yönetici olarak terfi alan onlarca yönetici asistanı var. Peki akıllı bir asistan kartlarını nasıl oynar, nasıl yükselir? İşletmelerde asistanları ile geçinemeyip sürekli asistan değiştirmeye giden yöneticiler var eğer zor bir yönetici ile çalışacaksak önce işe telefonlara bakmakla başlayın. Telefon konuşmaları sırasında yöneticinizi dinleyin neleri önemsiyor izleyin . Diyelim ki İsmet bey her aradığında konuşma en az 45 dakika sürüyor ve bu konuşmalardan sonra müdürünüzün tansiyonu çıkıyor, telefonu bağlamadan önce yöneticiye bu telefonu almak isteyip istemediğini sorun görüşmek zorunda kalacaksa telefondan sonra odasına bitki çayı götürün. Kahve molalarından sonra boş elle dönmeyin. Yöneticinizin sevdiği bir içeceği getirip içmesi için ikram edin. Profesyonelce yakınlık kurmak onu etkileyecektir. Toplantılarda yöneticinize eşlik ediyorsanız konuşulanları izleyip fikir edinin. Müdürünüzün üzerinde çalıştığı proje hakkında araştırma yapın. Öyle benim işim değil diye geçiştirip, bilinçsiz davranışlar sergilemeyin. Büyük şirketlerin yöneticileri o pozisyona gelene kadar çok çalıştıkları ve çalışmayı sürdürdükleri için unutkan ve dağınık oluyorlar dolayısı ile ajandasını takip edin çalışma hayatını düzenleyin unutmayın ki; siz onun yedek hafızasısınız. Evlenme yıl dönümü, çocuğunun okul taksitinin son günü, akşamki yemek rezervasyonunun saati, evdeki bakıcının bağkur ödemeleri, kollestrol ilacının saati... hepsini bilin hatırlatın zamanla bu yükü üzerinden alın. 
 Sonunda işler yolundaysa, sizi iş dışında da arayarak, kendi tatil organizasyonlarını yaptırmaya, aniden aklına gelen bir iş seyahati yüzünden uçak bileti buldurtmaya, "Yurt dışından misafirlerim gelecek, en iyi kuzu budu yapan restoran nerede?" gibi araştırmalara sürüklemeye başlamıştır. Bu durum onun sağ kolu haline geldiğiniz anlamına gelir artık boş bir yönetici pozisyonu atamalarına karar veren yetkilinin en yakını sizsiniz bu fırsatı yakalamak için uygun anı takip edebilirsiniz. alıntı http://www.mebakademi.com/ Buraya kadar paylaşmış olduğum alıntıyı okudunuz şayet asistan bir dosta ihtiyacınız varsa..iş yerinde yaşadığınız olayları paylaşmak ve kendi iş hayatınız ,göreviniz hakkında beyin fırtınısı yapmak isterseniz bana ulaşabilirsiniz.. sevgiler

Devamını Oku... »

21 Temmuz 2015 Salı

Yönetici Asistanı Çalıştığı Ofisin Vitrinidir



Merhaba ,

Yöneticini, çalıştığın ortamı her an temsil ettiğini düşünürsen ;

Temiz, zevkli ve sade giyim tarzını benimsemelisin.Modayı kendine yakıştırdığı ölçüde takip etmelisin..Oturup kalkarken, yazı yazarken ve gün içerisindeki her türlü faaliyetlerini gözönünde bulundurarak en rahat çalışabileceği giysileri seçmelisin .İnsanların güzel görünme duygularını tamamlayan aksesuar seçimlerin aşırılığa kaçmadan seçmelisin..Sağlığına dikkat etmeli, cildine özen göstermelidir, gün içerisinde sürekli insanlarla birebir iletişim halinde olduğundan sağlıksız bir görüntü sergilememelisin.Makyaj yaparken kıyafetine uygun tonları seçmeli, ağır renklerden kaçınmalı, eskiyen makyajını mutlaka yenilemeli abartıdan uzak durmalısın.. Vücuduna gereken bakımı yapmalı, beslenmene , uykuna, saçlarının, ellerinin  bakımına özen göstermelidir, bu işlemler hem vücudunu hem ruhunu dinlendirir, motivasyon gücünü yükselir ayrıca çevresini de olumlu yönde etkiler.

SADE, BAKIMLI ve ZARİF OLMAK SENİN DOĞALIN OLMALI 

Tüm bu yazdıklarımı ben her zaman uygularım diyorsan sorun değil zaten biliyorsun.. Ama ne olur zaman zaman aman bugünde böyle işe gidicem diyip normalin olan o bakımlı zarif halinden ödün verme..

Gecenlerde bir asistan arkadaşımızı gördüm  üzüldüm açıkcası..." neden bir insan görevini önemsemez bu kadar salar kendini diye"   bellki moralin bozuktu belki hiç içinden gelmedi ama bizler birer tiyatro oyuncusu gibi birer sanatçı gibiyiz .. ne olursa olsun sen mesleğini icra etmeli işinle tarzınla kendinden hiç vazgeçmemelisin..

Hepimiz hayatımızda moralsiz keyifsiz dönemler yaşamıyormuyuz ..sen kendini bilen kendinden eminsen ..kendi gücüne kendin sahip çıkansan silkelenmeli ve hayatının her gününü sana yakışan bir şekilde geçirmelisin ..


Sevgiler



Devamını Oku... »

16 Temmuz 2015 Perşembe

Ne Düşünüyorsan... - Buda




Ne düşünüyorsan o olursun. Ne hissediyorsan onu çekersin.Ne hayal ediyorsan onu yaratırsın...
Devamını Oku... »

15 Temmuz 2015 Çarşamba

Hatırlatmakta Yarar Var :)

Merhaba ,
Yönetici.Asistanı  sakin olmalı ,güleç olmalı ,  pozitif olmalı .
Esasında her bireyde bulunması gereken, bu nitelikler bizim meslek tanımımıza özellikle eklenmiş durumda ...
Her birimiz  mükemmel bireyleriz ve gülümsemeyi seviyoruz.
Buraya kadar hem fikiriz diye düşünüyorum ;)
Ancak ;
İşler üst üste geldiğinde patronunun talepleri bir anda masanda yığıldığında ;
önce sakin olup tıkır tıkır işleri saniyesinde planlayıp ilerletebilecek bir yapıya ve bilince sahip olduğun için görevinin  Yönetici Asistanı olduğunu hatırlıyormusun ?
Zaman zaman ofislerimizde  kızdığımız,  içten içe  oflayıp pofladığımız anlarımız varmı var !
İşte bu anlarımızda da kendi kendimizi harap edip aslında hiç sevmediğimiz ( güzellikleri itici-olumsuzlukları mıknatıs gibi çekici)  bir alandan yayın yaptığımızın da  farkında olmalıyız..
Sakin bir anında  belki en fazla 30 dakikada yapabilecek olduğumuz en karışık en zor  işi bir anda  yapamayacak kişi durumuna geçip,  daha da sinirlenip,  olaylar zincirinin olumsuz tarafından  devamına kendi kendine sebep olmamız da  çok olası ..
Strese girdiğinde kendini bir anda bunalmış hissettiğinde ;
Sen dahil çevrende olan kişilerin -yaşanan olayın içsel olarak dışına çıkıp ,
kendini ve başkasını suçlamadan  dışardan o anı  izleme becerini geliştirebilirsen!!!!!!!
:)))
işte o anda kendi kendini yakalayıp bazen de boş yere strese girdiğini görüp hatta kendine kocaman bir kahkaha atıp   anını ve devamı olan süreci çok daha  güzel deneyimleyebilirsin.
Bu ufak gibi görünen ama  benim kendimde sırası geldiğinde !! başarı ile uyguladığım çok sevdiğim sizlerle paylaşmak istediğim bir hatırlatma :)


Sevgiler









Devamını Oku... »

Beynimiz Empati Yapmaya Programlı

Empati yapmanın bizim bilinçli olarak seçtiğimiz bir eylemden çok, nörolojik bir durum olduğu ve düşündüğümüzden çok daha fazla tepkiyi etkilediği, özellikle son yirmi yılda yapılan çeşitli araştırmalarla ortaya kondu…. Nasıl mı?
Ayna nöronlar sayesinde, insan beyni empati yapmaya programlanıyor
Kimliğine, tarzına, kimseyi umursamadan yaşayışına imrendiğimiz insanların dilinden düşmeyen bir öğüttür: “Kendi isteklerinin peşinden koş, kendi mutluluğunu gözet”. Bu doğru ve mutlu olma yolunda faydalı bir nasihat olabilir; ama bizi karşımızdakinin duygu ve düşüncelerini anlama ihtiyacından, yani empati yapmaktan alıkoymaz. Hatta, empati yapmanın bizim bilinçli olarak seçtiğimiz bir eylemden çok, nörolojik bir durum olduğu ve düşündüğümüzden çok daha fazla tepkiyi etkilediği, özellikle son yirmi yılda yapılan çeşitli araştırmalarla ortaya kondu.
Empatinin ardındaki sinirsel gerçekleri ve bu konuda yapılan araştırmaları siz Uplifers okurları için derledim.
Empati, yani “duygudaşlık”
Empati; Latince “iç, içine, içinde” anlamına gelen “em” ile Yunanca “duygu, acı, ıstırap, algılama” anlamına gelen “patheia” sözcüğünün birleşmesiyle oluşmuş olup, sözlükte “duygudaşlık” olarak karşılık buluyor.
İnsan ilişkilerinde empati, ilişki kurduğumuz insanın yerine kendimizi koyma ya da yaşadıkları ve değer yargıları hakkında fikir sahibi olmaksızın kimseyi yargılamamaya çalışma şeklinde karşımıza çıkıyor. Sağlıklı ilişkiler kurmak adına, karşımızdakiyle empati yapmanın oldukça önemli olduğu ve az empati yapan kişilerin genellikle sadece kendi doğrularını kabul ettikleri iddia ediliyor.
Öte yandan, parkta otururken bir köpeğin ısırdığını gördüğümüz bir insanın yerine kendimizi koyarak, kendimiz acı çekiyormuşuzcasına yüzümüzü buruşturmamız ya da heyecanlı bir yarışı izlerken kalp atışlarımızın hızlanması da empati kurduğumuz için oluyor, hem de çoğu kez biz farkında bile olmadan…
“Sempatik hamilelik” adıyla da bilinen Kuvad Sendromu, tüm anne sağlığı ve gebelik kitaplarının en ilginç ve gizemli konularından biri olmakla beraber tamamıyla empatiye dayalı. Sempatik sözcüğünün sevimli anlamında değil, beraber hissetme anlamında kullanıldığı bu sendromda erkekler, hamile eşleri ile aynı sıkıntıları çektiklerini belirtiyorlar. Eşleriyle birlikte sindirim sorunları, bulantı, kusma, karın ağrısı, şişkinlik, iştah ve kilo değişiklikleri yaşıyor, hamileliğin doğum hariç tüm zorluklarını yaşıyorlar.
Empatinin ardındaki bilimsel gerçek: Ayna nöronlar
Bilim insanları yıllar boyunca, içten gelen bu “karşısındakiyle kendini özdeşleştirme” durumunun nedenlerini araştırdı ve sonunda, 1990’lı yıllarda İtalyan bir grup bilim insanı maymunların davranışları üzerinden bir sonuç elde ettiler. Buna göre, beyindeki birtakım sinir hücreleri (nöronlar) bir hareketi kendimiz yaptığımızda ya da başkalarını yaparken izlediğimizde aynı şekilde uyarılıyor ya da etkileniyorlar. Örneğin, bir eşyayı tutan bir maymunun söz konusu nöronları, o eşyayı başka bir maymunun tutmasını izlediğinde de aynı şekilde aktive oluyor. İşte bu sinir hücreleri “ayna nöronlar” olarak adlandırılıyor ve bu hücreler için, bir şeyi görmekle yapmak aynı şey!
İnsanlarda ayna nöronların varlığı henüz (beyne direkt elektrot yerleştirilememesi gibi etik sebeplerle) kanıtlanmadıysa da, şimdiye dek yapılmış araştırmalar maymunlarınkine benzer, fakat daha kapsamlı bir ayna sistemimiz olduğuna işaret ediyor. Hatta ilk sonuçları takip eden yıllarda, ayna nöronlar üzerinde çalışmalar yoğunlaştıkça bunların dil evrimi ve otizm ile de ilgili olabileceği sonucuna varıldı. Otistik çocukların ayna nöron mekanizmasının arızalı olduğu; bu yüzden empati yeteneklerinin kısıtlı ve üstü kapalı söylemleri anlamalarının zor olduğu iddia ediliyor. Ayrıca, sürü psikolojisi ve çete davranışlarının da temelinde ayna nöronların işlevinin olduğu düşünülüyor.
“Gandhi nöronları” niyeti de anlıyor
California Üniversitesi’nden nörobilimci Vilayanur Ramachandran, insanlar arasındaki engelleri kaldırdığını düşündüğü için “Gandhi nöronları” adını taktığı ayna nöronların birbirimizin fiziksel acısının yanı sıra, duygu durumunu anlamamızda da işe yaradığını savunan bilim insanlarından. Bu savı bir adım daha ileri götüren, aynı üniversiteden Dr. Marco Iacoboni, ayna nöronların “niyeti tespit etmede” dahi işe yaradığını gösteren bir çalışma gerçekleştirdi.
“Diyelim ki bir bardağı yerinden kaldırıyorsunuz; ancak, masayı topladığınız için mi, yoksa içindeki çayı içmek için mi kaldırdığınızı sinir hücreleri anlayabilir mi?” sorusundan yola çıkan Dr. Iacoboni, bir bardağı masadan kaldıran bir elin videosunu izleyen 23 gönüllünün beyin aktivitesini fMRI (fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme) ile takip etti. Videolardan birinde bardak, bir çaydanlık ve kurabiye tabağı olan bir masadan, bir diğerinde yemek artıklarının olduğu bir masadan, üçüncü videoda ise boş bir masadan kaldırılıyordu. Çalışmanın sonunda, çay partisi konseptli videoyu izleyen gönüllülerin ayna nöronlarında daha çok reaksiyon görüldüğü; yani çayı içmek için kaldıracak olma niyetinin izleyicide bu durumla daha çok özdeşleşme yarattığı görüldü.
Görünen o ki, biz sosyal hayatımızda empati yapmayı alışkanlık haline getirmesek dahi, beynimiz bize sormaksızın hem duygular, hem de niyetler için empati yapmayı benimsemiş durumda.



Ana Kaynak
Psychology Today 
İndigo
APA 
Bebek.com 
Devamını Oku... »

14 Temmuz 2015 Salı

Ofis Egzersizleri Tabiki Hepimiz İçin :))

Ofisler genellikle, minimum hareket ve çabayla işlerinizi yürütmenize yardımcı olacak şekilde düzenlenmiştir. Gün boyu oturarak çalışmak, maalesef kaslarınız ve eklemleriniz için çok da iyi değil. Bu durumun yan etkilerinizi azaltmak için, düzenli olarak egzersiz yapmak önemlidir.
Eğer iş rutininiz, düzenli olarak spor yapmanıza imkan vermiyorsa, Uplifers olarak hazırladığımız ofis egzersizlerine göz atmak isteyebilirsiniz. Bu egzersizler, sadece vücudunuzu şekle sokmanıza yardımcı olmayacak, ayrıca konsantrasyonunuzu ve üretkenliğinizi de arttıracak.
1. Toplantı egzersizleri

Toplantılar, departmanınızı, günlük programına hazırlayacağı gibi; bu esnada yapacağınız esneme hareketleri sizi ofis egzersizlerine hazırlayacaktır.

  • Boynunuzu sağ omzunuza doğru eğin.
  • 10 saniye kadar tutun.
  • Diğer tarafa geçin.
  • Omuzlarınızı dairesel bir hareketle öne doğru çevirin.
  • Omuzlarınızı dairesel bir hareketle geriye doğru çevirin.
  • 10 kez tekrarlayın.
  • Bir elinizi yumruk yaparak, diğer elinizle parmaklarınızı avcunuza doğru bastırın.
  • 3 saniye bekleyin.
  • Elinizi açarak, parmaklarınızı diğer elinizle geriye doğru itin.
  • 3 saniye bekleyin.
  • Her iki elinizi için üçer kez uygulayın.
  • Bacağınız düz ve gergin olacak şekilde ayağınızı hafifçe yerden kadırın.
  • Parmak ucunuz yukarı gösterecek şekilde ayağınızı hareket ettirerek bacapınızı gerin.
  • Parmak ucunuzu yere çevirerek bacağınızı esnetin.
  • Her iki bacağınız için 10’ar kez tekrarlayın.
  • Biri saat yönünde, diğeri ters yönde olacak şekilde, ayaklarınızla daireler çizin.
  • Dairelerin yönünü değiştirin.
  • Bacaklarınızdan birini gergin şekilde geriye ya da yana doğru uzatın.
  • Yere değmeyecek şekilde 10 kez yavaşça kaldırıp indirin.
  • Bacak değiştirin.
  • Aynı pozisyonda dizinizi kırın.
  • 30 saniye boyunca bacağınızı yukarı aşağı hareket ettirin.
  • Diğer bacağınız için tekrarlayın.
  • Bir bacağınız gergin olacak şekilde, diğer ayağınızın topuğuyla kalçanıza vurmaya çalışın.
  • Her bacak için 10 kez tekrarlayın.
  • Ayaklarınızı birleştirerek, topuklarınız üzerinde yükselin.
  • 10 kez, yavaşça topuklarınız üzerinde yükselip alçalın.
  • Dik oturun ve ayaklarınızı yere sağlam basın.
  • Karın kaslarınızı sıkın.
  • Bir bacağınızı kalçanızın hizasına kadar dizinizi kırmayacak şekilde uzatın ve 10 saniye bekleyin.
  • 15 tekrardan sonra aynı hareketi diğer bacağınız için de tekrarlayın.
  • Ayağa kalkın ve dik durun.
  • Sırtınız dümdüz olacak şekilde, oturma hareketi yaparak sandalyenizin hizasına inin.
  • 10 saniye durduktan sonra kalkın.
  • Oturur pozisyonda, bacakalrınızdan birini diğerinin üzerine atın.
  • iki bacağınızı birlikte yerden kaldırın.
  • Üstteki bacağınızı aşağı bastırın ve alttaki bacağınızla onu yukarı itin.
  • Bacaklarınızı değiştirerek yorulana kadar tekrarlayın.
  • İşlerinizin takibi için arkadaşlarınıza mail atmak yerine, yanlarına gidin.
  • Bol bol su için. Su içmek, zayıflamanıza yardımcı olacağı gibi; daha çok tuvalet ihtiyacı duyacak ve her seferinde daha çok hareket etmiş olacaksınız.
  • Hızlı yürüyün.
  • Asansör yerine merdiven kullanın. Ekstra etki için basamakları ikişer ikişer çıkın.
  • Ayaklarınızı omuz hizasında açın.
  • Ağırlığınızı sol bacağınıza verin.
  • Sağ bacağınızı dizinizi kırmayacak şekilde yukarı kaldırın. Denge için sandalyenize tutunabilirsiniz.
  • Ayağınızla saat yönünde 25, diğer yönde 25 kez olacak şekilde dairesel hareketler çizin.
  • Diğer bacağınız için aynı seriyi tekrarlayın.
  • Dik oturun ve kollarınızı öne doğru uzatın.
  • Sağ elinizle su şişesini kavrayın ve kollarınızı kırmadan omzunuzdan yukarı kaldırın.
  • 15 kez tekrarladıktan sonra diğer kola geçin.
  • Şişeyi bir elinizle göğüs hizasında tutun.
  • Hızlı bir şekilde koluzu sağa açıp ortaya geri getirin.
  • Ayı hareketi diğer tarafa doğru yapın.
  • 10 kez tekrarlayarak diğer kola geçin.
  • Ellerinizi masanın altına yerleştirin.
  • Masayı kaldırmadan, ellerinizle yukarı doğru baskı uygulayın.
  • Kaslarınız yorulana kadar tekrar edin.
  • Ellerinizi masanın üstüne alın.
  • Doğal görünümünüzü bozmadan ve masayı hareket ettirmeden, bu kez aşağı doğru bastırın.
  • Yorulana kadar devam edin.
  • Bir omzunuzu kulak hizasına kadar kaldırın.
  • 3-5 saniye kadar tutun.
  • Rahatlayın ve diğer omzunuz için tekrarlayın.
  • Yumruğunuzu tüm gücünüzle sıkın.
  • Açtığınız zaman parmaklarınızı gerin.
  • İki eliniz için 10’ar kez tekrarlayın.
  • Ayağa kalkın ve sandalyenize tutunun.
  • Sol ayağınızı sağ bileğinizin arkasına yerleştirin.
  • Parmak ucunuza yükselin.
  • 20-30 saniye kadar durun.
  • 3 kez tekrarlayın ve bacaklarınızı değiştirin.
  • Pelvik kaslarınızı kasın.
  • 5 saniye kadar tutun.
  • Gün içerisinde  birkaç kez tekrarlayın.
  • Her fırsatta ayakta durun. Oturmaktan daha çok kalori yakmanızı sağlar. (70 kiloluk biri için saatte ortalama 50 kalori)
  • Bir şeyler anlatırken vücudunuzun tamamını kullanmak, otururken ayaklarınızı ya da bacaklarınızı sallamak gibi tekrar eden hareketler küçük miktarlarda da olsa, fazladan kalori yakmanıza yardımcı olacaktır.
  • Postürünüzün düzgün olması, karın kaslarınızı güçlendirmek için oldukça etkilidir. Dik durmaya özen gösterin.
  • Derin nefesler almak, rahatlmanızı sağlar ve kalp atış hızınızı düşürür. Burnunuzdan nefes alıp ağzınızdan verin.
  • Daha çok gülün. Gülmek, karın kaslarınızı kasmanızı sağlar, kalbinizi çalıştırır, stres seviyenizi düşürür ve daha mutlu bir çalışan imajı çizmenizi sağlar.

Fotokopilerinizin basılmasını beklerken harcadığınız zamanı daha verimli kullanabilmek için şansınız var. Ayakta beklerken vücut ağırlığınızı, bacaklarınızı güçlendirmek için kullanmanızı sağlayacak egzersizler;
Masanın altında hareketsiz duran bacaklarınız çalıştırarak, karın kaslarınızı güçlendirmeniz ve gerilen bacaklarınızı rahatlarmanız mümkün.
Ofiste yapacağınız birkaç küçük egzersizle, kalçanızı sıkılaştırmanız da mümkün.
Ofise dumbelllarınızı götüremiyorsanız, su şişeleri size yardımcı olabilir.
Toplantılarda oturmak zorunda olmanız, egzersiz yapamayacağınız anlamına gelmiyor. Sıra, toplantı masasını vücudunuza yararlı olacak şekilde kullanmakta.
İzometrik egzersizler, çok büyük eklem hareketleri gerektirmediğinden; fark edilmeden vücudunuzu çalıştırmanızı sağlar.

Boyundan başlayarak tüm vücudunuzu esnetmek için;
Sırada, esnekliği arttırmak ve güçlenmek için, omuzları esnetmek var.
Bilgisayarla çalışmaya hazırlanabilmek için, biraz bileklerinizi çalıştırın.
Bacaklarınızı ve dizinizi de esnetmelisiniz.
2. Fotokopi  makinesi egzersizleri
Bu süreyi aynı zamanda kalça egzersizleri için de kullanabilirsiniz.
3. Masa altı egzersizleri
Ofiste yapacağınız squatlar da, vücudunuzu güçlendirebilmek için yapacağınız etkili egzersizlerdendir.
Sıra bacaklara gelince;
4. Ofis içi aerobik
Ofiste işlerinizi halletmek için oradan oraya gitmeniz, sizi daha çalışkan göstermesinin yanı sıra, vücudunuzu şekillendirmenize de yardımcı olacak.
5. Kalça egzersizleri
6. Su şişesi egzersizleri
Göğüs egzersizleri için;
7. Toplantı masası egzersizleri
Omuzlarınız içinse;
8. İzometrik egzersizler
Bir şeyler okurken, dinlerken ya da telefonlar konuşurken yapabileceğiniz egzersizler;
Kegel egzersizleri, pelvik kaslarınızı geliştirmenize yardımcı olur. Dışarıdan fark edilmedikleri için herhangi bir zamanda yapabilirsiniz.
Kaslarınızı sıkıp bırakma hareketini, gün içerisinde herhangi bir kasınız için uygulayabilirsiniz.
9. Terlemeden kalori yakmak
Kalori yakmanın tek yolu, egzersiz yapmak değil. Aşağıdaki birkaç ipucu, size bu konuda yardımcı olabilir.









Devamını Oku... »

12 Temmuz 2015 Pazar

Yönetici Asistanı Yetiştiren Kurslar...

Yönetici asistanı yetiştiren kurslar var evet .. 
işe girdikten sonra da çeşitli firmalar tarafından sunulan seminerler var evet... ilk başlangış için ideal  hizmetler sunuyorlar detaylar uygulamalar herşey süper...hatta eğitimi tamamlayınca aldığın belge ve/veya belgelerle iş bulma olasılığın  çok yüksek bir olasılık ...bu da süper tamam 
ancak;gel gelelim işe yeni  girmiş en az 1 yıl - 2 yılını bitirmiş kendini daha da çok geliştirmek isteyen bir   asistanınn  " ben gerçekten fark yaratan , yolumu daha da güzelleştirebilecek bilgileri alarak ilerlememi sağlatacak  ekstra seminerlere katılmak istiyorum " derken duyabiliyorum ..
 işte bu noktada ;tekrar bir yönetici asistanlığı seminerine gitmiş ve çıkarken  " bunlar bildiğim şeyler bunu 1 sene - 2 sene öncede dinlemiştim  "demen de büyük bir ihtimal ..benim başıma geldi biliyorum :))benim amacım hali hazırda sekreter , yönetici asistanı olmak isteyen  göreve yeni başlayan /  yada henüz bu mesleğe yakın zamanda adım atacak meslekteşlarıma hayatın içinden yılların deneyimi ile  daha pratik bilgiler sunabilmek  ;)gelişim ve yaratıcılık çağındayız ve bizler yöneticilerin sağ kolu olarak her zaman bilgilerimize bilgiler  katarak ilerlemeliyiz ki gerçek anlamda hem kendimize hemde tabiki yöneticimize fayda sağlayabilelim.şu sıralar mesleğimle ilgili önemli bir konuda takıldım diyorsan, çözüm arayışındaysan ,danışabileceğim bu konuda uzman bir sekreter dostum olsa bilgi birikiminden faydalı kelimeler duysam diyorsan blogumuzu  takip edebilirsin ..
sevgiler :)

Devamını Oku... »

John Nash’in Hayatından Çarpıcı Kesitler



“Akıl Oyunları” adlı filmde hayatı beyaz perdeye aktarılan Nobel ödüllü matematikçi John Nash, bir trafik kazası sonucu hayatını kaybetti. İşte bir dehanın hayatından çarpıcı kesitler… 
11 Madde ile Hayatı 'Akıl Oyunları' Filmine Konu Olan Nobel Ödüllü Matematikçi John Nash
Akıl Oyunları adlı filmde hayatı beyaz perdeye aktarılan Nobel ödüllü matematikçi John Nash ve eşi Alicia, bindikleri taksinin kaza yapması sonucu hayatını kaybetti. 
John Nash 86, eşi ise 81 yaşındaydı. Polis, olayın taksinin sollama yaparken şoförün kontrolü kaybederek korkuluklara çarpması sonucu meydana geldiğini bildirdi. 
Nash 1994'te Oyun Teorisiyle Nobel Ekonomi Ödülü'nü kazanmıştı.
1. John Forbes Nash Kimdir? 
John Forbes Nash, 1928’de ABD’nin Batı Virginia eyaletinin Bluefield kentinde dünyaya geldi. Kimya ve matematik, en çok dikkatini çeken konular arasındaydı. 1945 yılında kimya mühendisi olmak hayaliyle Carnagie Mellon Üniversitesine girdi. Bir süre sonra matematiğe duyduğu ilgi ağır basınca, vektörel cebir ve görecelik kuramı üzerine dersler almaya başladı. 1948 yılında matematik dalında lisans ve lisansüstü derecelerini tamamlayarak, akademik kariyerini sürdürmek amacıyla Princeton’a geçti.
2. Derslerle Arası Hiç İyi Olmadı
Görünüşte hiç ders çalışmıyordu. Hemen hemen hiç arkadaşı yoktu. Çoğu öğrenci onun homoseksüel olduğunu düşünüyordu ve bu yüzden daha da yalnızlığa mahkumdu. Ama o hırslıydı ve akıllıydı. Pek çok efsanevi matematikçinin aksine, çocukluğunda bir ‘deha’ olduğunu pek belli etmemişti ama üniversite yıllarında deha ortaya çıkıyordu. Kitap okumadığı, dersleri pek takip etmediği için bütün matematik teorisini kendi kendine keşfediyordu. Bunları düşünerek yapıyordu. Hep yalnızdı.
3. Ketum, Kibirli, Ürkütücü Nash..
Üniversiteden bir arkadaşı şöyle bahsediyor onun hakkında:
''Bach ezgileri mırıldanarak okul koridorlarında dolaşan bu adamın etrafı Albert Einstein, J. V. Neumann, Norbert Wiener gibi dehalarla doluydu. Kendini insanlardan tamamen soyutlamıştı. Wittgenstein, Kant, Newton, Einstein gibi pek çok bilim adamı ve filozof gibi 'içe dönük' ve 'duygusallıktan uzak'tı. Nash, çıkarlar ve alınması gereken kararlar gereği, insanlar arası kurulması gereken ilişkiler için duygudan arınmış, sayılaştırılmış formüller geliştirmekteydi. Nash'in dünyasında herşey formülize edilebilir ve rakamlara dökülebilirdi.''
4. Oyun Teorisi Üzerine Çalışmaları
1949 yılında, henüz 21 yaşındayken yazdığı bir makale, ona tam 45 yıl sonra ekonomi dalında Nobel Ödülü’nü kazandıracaktı. Makalesinde, insan doğasına dair birçok şeyi daha iyi anlamamızı sağlayan orijinal fikirlerden bahseden Nash, İskoç filozof Adam Smith’in senelerdir geçerli olan ekonomi teorisindeki eksik bir noktayı açıklıyordu. 
Adam Smith’in teorisine göre "Bir grubun en yüksek performansı için, üyelerinin her birinin kendi başarıları için ellerinden gelenin en iyisini yapmaları gerekir" olan kısmı ‘’üyelerinin her birinin kendi başarıları için ve ayrıca da grubun toplam başarısı için ellerinden gelenin en iyisini yapmaları gerekir" biçiminde ifade ederek, yaşamının en büyük meşgalesi olan ‘’oyun teorisi’’ni ilk kez ifade ediyordu. 
5. Öğrencisi İle Evlendi
Nash doktorasını aldıktan sonra, Massachusetts Institute of Technology’de ders vermeye başladı. 1957’de MIT’teki öğrencilerinden Alicia Larde ile evlendi. Daha sonraki yıllar boyunca Nash, bir yandan peşini hiç bırakmayan psikiyatrik bir rahatsızlıkla savaşırken, bir yandan da matematik araştırmalarını sürdürdü. 
6. Hem Şizofren Hem Dahi 
Bir gün akademisyenlerin bulunduğu bir odaya dalıp, başka bir galaksiden canlıların New York Times'da kendisine rakamlardan oluşan şifreli bir mesaj yolladığını söylediğinde, arkadaşları önce bunun bir şaka olduğunu düşündüler. Hatta aylar sonra öğretmenliği tamamen bırakıp, üniversitedeki görevinden olaylı bir şekilde istifa edip, Boston yakınlarındaki bir akıl hastanesinde gözetim altında tutulmaya başlandıktan sonra bile, bu olan bitenlerin bir şaka olduğunu düşünüyorlardı. Fakat teşhis konulmuştu: Nash, paranoid şizofrendi. 
7. Halüsinasyonlarla Dolu 25 Yıl 
25 yıl boyunca kapatıldığı hastanede Nash, halüsinasyonlarla yaşadı. Matematiği tamamen bıraktı. Tamamen nümeroloji ile ilgilenmeye başladı. Öteki gezegenlerle dünya arasında elçilik yapan bir peygamber olduğunu düşünüyordu. Diğer galaksiler sadece onun anlayacağı şifreli mesajlar, rakamlarla dünya ile iletişim kuruyorlardı. Bir telefon numarası, ibranice bir harf, bir kravatın üzerindeki desenler sadece onun anlayacağı mesajlar ve şifrelerdi. 25 yıl boyunca şok terapileri, ilaçlar ve ara ara herkesi umutlandıran fakat çok kısa süren iyileşme dönemleri ile geçti.
8. Senelerce Kimseyle Konuşmadı
Hastalığı sırasında kanuni izinle Avrupa ve Amerika'da seyahatlere çıktı. Sofistike bilgisayar programları yazmayı öğrendi. Ara sıra, eskiden eğitmen olarak bulunduğu, Princeton Üniversitesi'ne gidiyor, bir köşede kahvesini sigarasını içiyor ve etrafa her zaman yanında taşıdığı kağıtları yayıyordu. Kendisine verilen selamlara karşı öylece kayıtsız kalıyordu.
9. Hastalıktan Kurtulmasında da Kendi Çabaları Önemli Rol Oynadı
1980'lerin sonuna doğru bir gün, fizik profesörü Freeman Dyson'a dönerek 'kızınız Esther'i bugün gazetede gördüm' dedi. Kızı bilgisayar konusunda bir otorite olan ve sık sık basında yer alan Dyson, Nash'i ilk kez konuşurken duyuyordu. Dyson o anki duygularını şöyle aktardı: ‘’Bir kızım olduğunu bildiğini dahi bilmiyordum. Benimle konuşması çok güzeldi. Fakat o an afalladım birden. Bu uyanışa tanık olmak olağanüstüydü. yavaş yavaş, nasıl olduysa, kendine geliyordu.’’ 
Bu, Nash'in ilk uyanma belirtisiydi. Belirtiler devam etti. 1990 yılı civarında Nash, e-posta yoluyla bir sayı teorisyeni olan italyan matematikçi Enrico Bombieri ile yazışmaya başladı. Nash'in mektupları tekrar matematik teorileri üzerinde çalışmaya başladığını gösteriyordu. Bu yavaş uyanış herkesin dikkatini çekmeye başlamıştı. Yine kendi halindeydi fakat insanlarla konuşuyordu. Matematik seminerlerine düzenli olarak katılmaya başlamıştı. 
10. Ekonomi Alanında Nobel Ödülü
1994 Ekim'inde yine bir matematik semineri sırasında, Princeton Üniversitesi'nde matematik profesörü ve Nash'i 50 yıldır tanıyan Harold Kuhn, Nash'i arayıp ona söyleyeceği önemli bir şey olduğunu belirtti. Kuhn, O'na İsveç Bilim Akademisi'nden bir haber getirmişti: Nash, 45 yıl önce geliştirdiği kooperatif olmayan oyun teorisi ile iktisat alanında Nobel Ödülü'nü kazanmıştı.
11. Hayatı Film Oldu: Akıl Oyunları
Ortaya attığı teori, akademik ilginin yanı sıra, popüler kültürde de ilgi çekmiştir. NobelÖdüllü oyun kuramcısı, John Forbes Nash, Sylvia Nasar tarafından kaleme alınan 1998 tarihli biyografinin ve 2001 yılında çekilen "A Beautiful Mind" filminin konusu olmuştur. 1983 yapımı WarGames filminin de ana teması oyun kuramı olmuştur. Her ne kadar bazı oyun kuramsal çözümlemeler karar kuramıyla benzer görülseler de oyun kuramı çalışmaları, oyuncuların etkileşim içinde olduğu bir ortamda verilen kararlar üzerinde çalışmaktadır. Diğer bir deyişle, oyun kuramı, her bir tercihin kar ve maliyetinin diğer bireylerin kararlarına bağlı olduğu durumlarda en uygun davranışın seçilmesini inceler.
Yazar: Altay Şengür
Kaynak: http://www.onedio.com
Devamını Oku... »
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Blog Arşivi